17 Kasım 2008

Şöyle

* Şehvet dudaklardadır... Elin titreyerek yaktığın sigaranın değdiği dudaklarında, yeni doğum yapmış bir annenin özlemle çocuğunun kafasına yapıştırdığı dudaklarında, ruhu hasretle yanan bir aşığın sevgilisinin çatlamış dudaklarına dokundurduğu dudaklarında.Şehvetin başka şeylerde de olduğu zannedilir: her gecesi başka bir kadının yatağında geçen çapkında, on iki yaşındaki bir kıza tecavüz eden kırk yaşındaki adamda ya da sokak köşesinde olta atan fahişede... Şehvet kesinlikle bunlarda değildir.Onların yaşadıkları günah olmayacak kadar basittir.Yaşamın biçtiği rollerdir sadece.

* Güneş,santrale gücünün yetmeyeceğini anlayıp gerisingeri çekilmeye başlayınca,çöken karanlıkta yakılan sokak lambalarının ışığı,kasabanın en bakir noktalarına kadar işleyen zehir yüklü dumanın görünmesine yetiyor.Duman,artık tek söz sahibi: barlardaki bira dolu bardaklar anlatır.Kendi olamayan insanların oluşturduğu bir topluluk sahte,sıkıcı,basit bir topluluk... Ona göre asıl maske insanlar mı? Böyle halsiz, cansız otopsi artığı... Ucuz beyazmuşamba yalnızı "NÜ" olmaya gidelim seninleanahtarı içeride unut! Tüpü açık bırak!

* Hücrelerimin en temel yapı taşıdır. Acılarımın cirit attığı,sevinçlerimin üvey suratlılara direndiği, gözaltına alındığı meydandır... Bilinçaltımın bilincimin üstüne çıktığı: çarpanlarına ayrıl-ama-dığı notalarımdır! Biz evde yokuz'ların belkisidir arwen... cennetteki ısırılmamış elmadır,ondan başkasını cennetine koymayantanrı'dır... Ölümlü kalplerin arasında ölümsüz aşkın adıdır arwen.

Hiç yorum yok: